İçimde Biri Var!!! – Kısım 1

6

 

Kanchanaburi’ye geldiğimden beri üzerimde bir rehavet var. Otelin bahçesi o kadar güzel ve sakinki sadece hamakta sallanıp kitap okumak istiyorum ama geçtiğimiz hafta Bangkok’ta kedi bakıcılığı esnasında buna o kadar çok vaktim oldu ki bu rehavetten bir an evvel kurtulmak için kendimi sokağa atıyorum. O kadar ki haritada yönümü şaşırıp ters tarafa ilerliyorum (bunu geri dönerken farkettim). Önüme çıkan ilk tapınak gözüme daha farklı gözüküyor şimdiye kadar gördüklerimden; Çin esintileri var biraz.  Adım atıyorum hemen bahçeden içeri. Şöyle bir gezindikten sonra kulağıma müzik sesi
çalınıyor. İlerliyorum o yöne doğru. Bir ayin sürüyor tapınağın bir bölümünde, dikkatimi ilk çeken şey insanların ya siyah ya da beyaz giymiş olmaları. Özel bir ayine benziyor. Usulca ayakkabılarımı çıkarıp içeriye giriyorum ve farkediyorum ki bir cenaze törenindeyim. Gözler bana çevriliyor, utanıyorum. Hemen fotoğraf makinemi çantama sokuyorum. Biraz izliyorum ayakta ama farkındayım böyle olmayacak. İzlemek istiyorum; merak ediyorum çünkü neler olduğunu, olacağını. Üzerimdeki beyaz tshirtten cesaret alarak gidip en arka sırada bir yaşlı kadının yanına oturuyorum. Gülümsüyor bana, içtenliğini gözlerinin ışıltısından anlayabiliyorum. Ne yaparlarsa aynılarını yapıyorum bende elimden geldiğince. Sadece tekrarladıkları sözleri tekrarlamıyorum saçma birşey söylerim diye. Ön sıralarda insanlar birbirlerini dürtüyor, beni işaret ediyorlar. Gülüşüyorlar. Hatta dönüp fotoğrafımı çekiyorlar. Bu cenazede ağlayan kimse yok. Ağıt yakan ayılan bayılan kimse yok. Yanımdaki teyze birşey diyor anlamıyorum, yüzümü okşuyor, gülümsememi istiyor.


Grubun yüzü dışarıya doğru bakıyor.  Tabut arkada. Sıranın en önünde kırmızı bir sandalyede oturan bir adam ve arkasında kadın var. Aile büyükleri imiş. Geri kalan herkes yerde. Yan tarafta monklar yanyana oturuyor ve ilahi  söylüyor. Biraz ötelerinde de bir müzik orkestrası var. İlahiler okunuyor bir süre. Sonra tapınakta görevli bir adam tepsi tepsi yiyecek getiriyor. Bizdeki ekmeği öpmek gibi aile büyüğü olan adam dörder kere tepsileri başa getirip götürüyor. Tanrıya sunuyorlar. Bu esnada arkadaki grupta herkes eliyle yanındaki ya da önündeki kişilere dokunuyor. Bir nevi döngü gibi birşey oluşuyor, herkes birbiriyle bağlanmış durumda.

tabut kırmızı bir örtü ile örtülü

Görevli birşey diyor herkes tabuta doğru dönüyor. Bana da birşeyler işaret ediyor anlamıyorum. Ayaklanıyorum. Gitsem mi kalsam mı bilemiyorum. Şaşkınım. Yine gülüşmeler. Yanında oturduğum o yaşlı kadın geliyor, bana yanını gösteriyor. Yine yanyana oturuyoruz. Bu sefer sıranın en önündeyim. Aile büyükleri sandalyeleriyle grubun önüne yerleşiyor. Az önce yapılan herşey yüzler tabuta dönük olarak tekrarlanıyor. Bu sefer ölen kişinin ruhuna sunuluyor yiyecekler. En son farklı olarak bir tek tütsü veriyorlar elimize. Onları kaldırıp indiriyoruz başımıza ve yemek arası veriliyor.

Ölen kadının torunu Aim ve kızı Bussy

Bu arada hemen gelip tanışıyorlar benimle. Bugünkü ayin sadece aile mensuplarına özel bir ayinmiş. Dışarıdan davetsiz kimse katılamazmış. Ben öyle patavatsızca gidip oturduğumda, ölen 92 yaşındaki kadının ruhunun benim içimde olduğuna ve bu sayede onların yanına geldiğine inanıyorlar. Tüylerim diken diken..
Geldiğim için çok mutlu olduklarını söylüyorlar. Bizde olsa dalga mı geçiyorsun sen diye sopayla kovalarlar.


Akşam yemeğine davet ediyorlar. Hep beraber sofraya oturuyoruz. Masada ne varsa ağzıma sokuşturuyorlar. Tüm ilgi üzerimde. Tüm gözlerin içi gülüyor. Ağzımdan çıkan her kelimeyi dikkatle dinliyorlar. Napıyorsun, nerden geliyorsun, nereye gidiyorsun gibi klasik sorular geliyor. Anlatıyorum bende. Tek başıma seyahat ettiğimi duyunca şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Hemen telefon numaraları alınıp veriliyor. Başın sıkışırsa ara mutlaka diyorlar. Bu arada bir adam geliyor yanıma, elinde milli piyango biletleri. İki tane çektiriyor bana. Tüm aileye milli piyango bileti dağıtıyor. Ne güzel bir adet.. Ya çıkarsa diyip saklıyorum hemen 🙂 Ben de hemen hayaller başlıyor. Ooooo acaba kaç ay daha seyahat ederim bu parayla. Yoksa yatırım yapsam da, ömür boyu mu seyahat etsem filan.. Klasik hayaller işte.

 
 


Törende yanına oturduğum teyze öteki masadan bana laf atıyor. Bana koca bulsun diyormuş. Tamam diyip fotoğrafını çektiğimde bu sefer o utanıyor.

Törende yanına oturduğum teyze

Ayinin 3. günüymüş. Ertesi günde defin töreni varmış. Daha büyük bir tören olacak müsait olursan gel diyorlar.

Ertesi gün için şelale programım var. Yemişim şelalesini bir daha nasıl böyle birşey yaşayabilirim diyip ertesi güne sözleşiyorum.

 

Cenaze törenin devamını ya da Tayland’da ki diğer yazıları aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz…

https://bilinmeyenrota.com/gezi/asya/tayland/

İçimde Biri Var!!! – Kısım 2

 

 

6 YORUMLAR

  1. Güzel yazı eline sağlık. Ben de dünya turuma Tayland’dan başlamıştım. Otostopla Asya kıtasını gezecektim fakat Türkiye’ye geri dönmek zorunda kaldım uzun hikaye. Bana da dua eder misin yarım kalan dünya turuma çıkmak istiyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.