Dünyanın Öbür Ucuna Seyahat Ettiren Tablolar

Seyahat etmek bazıları için bir amaç iken bazıları için bir araç. Yapılan araştırmalara göre insanlar en çok ailelerini, arkadaşlarını görmek, daha güneşli iklimlere ulaşmak ve iş toplantıları için seyahat ediyorlar. Kalan küçük kesim ise, yeni kültürler tanımak, yeni yerler görmek, iş aramak, macera aramak ve sanat için seyahat ediyor. Sanat evet… Sanat bazıları üzerinde öyle kuvvetli etki eder ki, diğerleri verilen kararları, yapılan eylemleri, yaşam tarzını anlamakta zorlanır. İster ölmeden önce görülmesi gereken tablolar için seyahat edin, ister seyahatiniz içerisinde istediğiniz sanat eserini görmek için vakit ayırın fark etmez. Ölmeden önce görülmesi gereken tablolar ve heykellerin isimlerini bir kenara yazın. Sizin görmek istedikleriniz bu listede var mı bilmem ama insanları dünyanın öbür ucuna seyahat ettiren tabloları ve nerelerde olduklarını listeledim.

Guernica – Picasso

Guernica bazı eleştirmenlere göre 20.yy’ın en önemli tablosudur. Aynı zamanda en ünlü savaş karşıtı tablo olarak da geçer. Guernica aslında İspanya’da bir kasabadır ve o dönemde başta bulunan Franco, Naziler ve İtalyanların yeni uçaklarını test etmesi için Guernica’yı bombalamasına izin veriyor. Yaklaşık 5000 nüfusu olan kasabada 1600’den fazla insan göz göre göre hayatını kaybediyor. Bombalamayı duyan Picasso da gördüğü fotoğraflardan etkilenip bu tabloyu yapıyor. Hikayesini dinledikten sonra tablo daha çarpıcı geliyor değil mi?
Nerede : Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofía – Madrid, İspanya

Judith and the Head of Holofernes – Gustav Klimt

Literatürde Gustav Klimt’in en önemli eseri The Kiss olarak geçer ancak bu eserin etkileyiciliği bir başka. İncil’de geçen bir hikayeyi, Judith’in düşmanı generali baştan çıkarmasını ve kafasını kesmesini anlatır bu tablo. Judith o kadar etkileyici, çarpıcı, güzel ve baştan çıkarıcı resmedilmiş ki, bir çok kimse Judith’in elinde tuttuğu kesilmiş başı görmez bile. Judith, The Kiss ile aynı müzede sergileniyor. Bir taş ile iki kuş vurabilirsiniz.

Ölmeden önce görülmesi gereken tablolar listelerinde yer almayan ancak benim için en önemli eser kesinlikle Judith idi. Ölmeden tek tablo görme hakkım olsa kesinlikle Judith için kullanırdım, hatta yine kullanabilirim.

Nerede :  Yukarı Belvedere – Viyana, Avusturya

Starry Night – Van Gogh

Van Gogh ölmeden bir sene önce resmettiği Starry Night, dünyanın en ünlü tabloları arasında yer alıyor ancak bu tablo Van Gogh’a göre bir başarısızlık örneği. Kardeşine yazdığı bir mektupta bundan bahsediyor. Sadece Starry Night için New York’a gidilir mi bilmem ama bir müze dolusu Van Gogh tablosu görmek için Amsterdam’a kesin gidilir. 

Nerede : Museum of Modern Art – New York, ABD

The Great Wave off Kanagawa – Hokusai

Japon resim sanatının en ikonik ve popüler eseri. Başlangıçta, bu baskının binlerce kopyası hızlı bir şekilde üretildi ve ucuza satıldı. Japon ticaretinin kısıtlı olduğu bir zamanda üretilmiş olmasına rağmen, Hokusai’nin baskısı Hollanda sanatına büyük etki ediyor. On dokuzuncu yüzyılda Avrupa’da birçok sanatçı için ilham veren bir eser.

Nerede : The Metropolitan Museum of Art – New York, ABD

The Creation of Adam – Michelangelo

Eser tanrının Adem’e can verişini betimler. Vatikan’da Sistine Şapeli’nin tavanında yer alan bu eser de Michelangelo tanrıyı insan beyni olarak resmetmiştir. Bence has ateist olan Michelangelo’nun kiliseye attığı en büyük kazıktır.

Nerede : Sistine Chapel – Vatikan

The Night Watch – Rembrandt

Rembrandt’ın eserleri içerisinde en ünlüsü olan Night Watch, 3.6m’ye 4.4metre boyutlarında devasa diyebileceğimiz bir tablodur. Tablonun Amsterdam Belediye Binası’na taşınmasına karar verildikten sonra binaya büyük geldiği için üç tarafından kesilerek küçültülmüştür. İlk halini tablonun o dönemde yapılan kopyalarında görmek mümkün.

Nerede :  Rijksmuseum – Amsterdam, Hollanda

The Scream – Munch

Bu tablo Munch’un içine bir bakış gibidir. Kendi yaşadığı içsel çatışmaları, hayal kırıklıklarını, umutsuzluklarını özetlediği tek bir eser gibidir.

Nerede : Munch Museum – Oslo, Norway.

Babel Tower – Bruegel

Bruege birbirinin benzeri üç tane Babil Kulesi çizmiştir. Bunların ikisi günümüze ulaşmış ancak üçüncüsünün akıbeti bilinmiyor. Eğer hala sapasağlam bir yerlerde duruyorsa, dünyanın en kıymetli tabloları arasında yer alacağı kesin.

Bruegel bu tabloda titiz bir hassasiyet ile limandaki yapı malzemelerinin temininden, çeşitli vinçlere ve bitmemiş iskelelere kadar birçok teknik ve mekanik ayrıntıyı resmetmiş ancak tablonun detaylarını görebilmek için önündeki kalabalıkta bir kaç kişiyi ezmek gerekiyor.

Bruegel’in eserleri müze içerisinde ayrı bir bölümde sergileniyor ve limitli sayıda ziyaretçi alınıyor. Sayı limitli olsa da, içerisi çok kalabalık.

Nerede : Kunsthistorisches Museum – Viyana, Avusturya

The History of Mexico – Diego Rivera

Meksiko’daki National Palace’ın geniş merdivenlerinin duvarlarında yer alıyor ve toplam 3 adet duvarı kapliyor. Sol duvar eski Aztek kültürünün zenginliğini gösteriyor. Orta duvar Meksika’nın tarihini bir dizi çatışma, isyan ve baskıya karşı vermiş olduğu savaşı, devrimi özetliyor. Sağ duvar ise ilerleme ile Meksika’nın daha iyi bir gelecek yaşayacağını anlatıyor. Duvarların en etkileyici kısmı tüm tarihin içerisine sığdırılmış olması ve aynı zamanda geçişlerin çok yumuşak bir şekilde gerçekleşmesi. Eseri görmek isteyenler için güzel haber, giriş ücreti yok.

Nerede : National Palace – Meksiko, Meksika

Ölmeden önce görülmesi gereken tablolar listelerinde Mona Lisa mutlaka yer alıyor ancak kalabalıktan, mesafeden, tablonun küçüklüğünden dolayı gidilse bile görmek pek mümkün değil.

Size ölmeden önce tek bir tablo görme hakkı tanınsa, hangi tabloyu seçerdiniz?